Antifriz Nedir ve Araç İçin Niçin Gerekli?

Merhaba, bugün size otomobillerin soğutma sisteminde kritik bir rol oynayan antifrizle ilgili kişisel deneyimlerimden, teknik detaylardan ve güvenilir kaynaklardan edindiğim bilgilere dayanarak kapsamlı bir içerik sunmak istiyorum. Özellikle benim gibi uzun yıllardır araç kullanan biriyseniz, aracın yalnızca motor gücü veya dış tasarımıyla yetinmediğini, aksine birçok farklı teknik unsura ihtiyaç duyduğunu iyi biliyorsunuzdur. Bu ihtiyaçların en önemlilerinden biri de antifriz. “Antifriz Nedir ve Araç İçin Niçin Gerekli?” sorusunu mümkün olduğunca detaylı şekilde cevaplayabilmek adına hem kaynaklarımı hem de yaşadığım deneyimleri bu yazıda paylaşacağım.

Elbette her zaman olduğu gibi, aktardığım bilgilerin doğru ve güncel olmasına özen gösteririm. Bunun için hem üretici el kitaplarını (Owner’s Manual) hem de çeşitli teknik kaynakları okuyup karşılaştırdım. Özellikle T.C. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı üzerinden otomotiv sektörüne dair yayınlanan yönetmelikleri ve standartları incelemeye çalıştım. Bununla birlikte, bazı otomotiv uzmanlarıyla konuşma fırsatı bulduğum dönemlerde de çeşitli ipuçlarını bir kenara not ettim. Bu yazıda, tüm bu öğrendiklerimi olabildiğince sade ve anlaşılır bir dille paylaşmayı amaçlıyorum.


Kişisel Deneyimler ve Antifrizle İlk Tanışmam

Benim otomobil kullanmaya başlamam aslında çok uzun yıllar öncesine dayanır. İlk aracıma kavuştuğumda, o zaman için sadece motorun gücü, yakıt tüketimi ve tabii ki sürüş rahatlığı ilgimi çekiyordu. Soğutma sistemi veya antifriz gibi konular, araca dair teknik detayların bir parçası olarak bana pek önemli görünmemişti. Ancak kış ayları geldiğinde ve otomobilimin radyatör sisteminde buzlanma problemi yaşadığımda, antifrizin aslında olmazsa olmaz bir sıvı olduğunu fark ettim. Bu olay, soğutma sisteminin neden hayati olduğunu anlamam için bana iyi bir ders oldu.

Bir kış sabahı, aracı çalıştırmaya gittiğimde soğutma sıvısının donarak devirdaim pompasını bloke ettiğini keşfetmem, antifriz konusuna bakış açımı tamamen değiştirdi. Daha sonra tamirciyle yaptığım görüşmede, bana antifrizin yalnızca soğuk havalarda donmayı önlemekle kalmadığını, aynı zamanda sıvının kaynama noktasını yükselterek yaz aylarında da motoru koruma altına aldığını açıkladı. O gün bugündür, düzenli olarak antifriz değiştirme ve uygun oranda su ile karıştırma alışkanlığını edindim.


Antifriz Nedir?

Antifriz Nedir ve Araç İçin Niçin Gerekli?” sorusuna temel bir cevap vermek gerekirse, antifriz, motorlu araçların soğutma sisteminde kullanılan ve suyun donma noktasını düşürüp kaynama noktasını yükselten bir kimyasal çözelti olarak tanımlanabilir. Genellikle “ethylene glycol” veya “propylene glycol” adı verilen maddelerle formüle edilir. Bu maddeler, suyla karıştırıldığında suyun donma noktasını düşürür ve kaynama noktasını yükseltir. Sonuçta, hem kış mevsiminde sıvının donmasını engelleyerek motor bloğunun çatlamasını önler hem de yaz sıcaklarında aşırı ısınmayı kontrol altında tutar.

Teknik açıdan baktığımızda, antifriz aslında sadece donma-karşıtı bir madde değildir. İçeriğindeki inhibitörler sayesinde, motor bloğu ve soğutma sistemindeki metal aksamları korozyona karşı da korur. Araçlarda kullanılan metal parçaların çoğu çelik, alüminyum veya bakır gibi malzemelerden üretildiği için, bu metallerin paslanma veya aşınma riski her zaman mevcuttur. Antifrizin içindeki korozyon engelleyici katkılar, bu metallerin ömrünü uzatır ve soğutma sisteminin sağlıklı bir şekilde çalışmasını destekler.

Ben de araçlarımda kullandığım antifrizin içeriğini merak ettiğim için ambalaj üzerindeki teknik verileri sıkça okurum. Genelde orada “Özel inhibitörlü etilen glikol bazlı antifriz” gibi ibarelere rastlarsınız. Bu, antifrizin hangi maddelerden üretildiğini ve hangi ek kimyasalların kullanıldığını gösterir. Örneğin, “organic acid technology (OAT)” veya “hybrid organic acid technology (HOAT)” gibi ifadelerle de sıkça karşılaşılır. Bunlar, antifrizin hangi korozyon önleyici katkı tipini içerdiğini belirtir.


Antifrizin Çalışma Mekanizması

Antifrizin teknik işleyişini daha iyi anlamak için çalışma prensibini detaylandırmak gerekir. Motorun çalışma sıcaklığı, yanma odasında yüksek derecelere ulaşır ve bu ısıyı düzenli olarak tahliye etmek zorunludur. Aksi takdirde, motor bloğundaki metalleri ve contaları yüksek ısı nedeniyle deforme olabilir veya hasar görebilir. Soğutma sistemi işte bu noktada devreye girer: Radyatör, su pompası (devirdaim pompası), termostat ve antifrizli soğutma sıvısı gibi bileşenler aracılığıyla, motorun içinden alınan ısının dışarıya aktarılması sağlanır.

Suda tek başına birkaç problem vardır. İlki, suyun donma noktasının 0 °C olmasıdır. Sıcaklığın bu değerin altına düştüğü durumlarda su donabilir, genleşerek motor bloğunda çatlaklara yol açabilir. İkincisi, kaynama noktasının 100 °C gibi nispeten düşük bir derecede olması, yüksek sıcaklıklarda suyun buharlaşıp sistem basıncını artırmasına ve motorun soğutma dengesini bozmasına neden olabilir. Antifriz bu iki temel sorunu ortadan kaldırır.

Örneğin, %50 antifriz ve %50 su karışımında, karışımın donma noktası yaklaşık -37 °C’ye kadar düşer ve kaynama noktası da 106-108 °C bandına yükselir (Kaynak: Society of Automotive Engineers, SAE Papers). Bu, araçların hem kış hem de yaz koşullarında daha geniş bir sıcaklık aralığında güvenle çalışmasını sağlar. Buna ek olarak, antifrizdeki korozyon inhibitörleri sayesinde metal yüzeylerde pas veya kireç oluşumunun önüne geçilmeye çalışılır.


Antifriz Türleri ve Özellikleri

Benim dikkatimi çeken bir diğer konu, piyasada farklı renklerde antifrizlerin bulunmasıdır. Bu renkler aslında ürünün formülasyon ve katkı özelliklerini belirtmeye yarar, ancak tek başına renk üzerinden antifriz seçimi yapmak yanıltıcı olabilir. Genelde mavi veya yeşil renkli antifrizler “IAT” (Inorganic Additive Technology) tabanlı, pembe veya turuncu renkli antifrizler ise “OAT” (Organic Additive Technology) tabanlı olur. Fakat üreticiler kendi ticari markalarına göre farklı renkler de kullanabilir.

  • IAT (Inorganic Additive Technology): Geleneksel antifriz tipidir. Silikat ve fosfat gibi inorganik katkılar içerir. Eskiden daha yaygın olsa da artık korozyon korumasının daha uzun süre kalıcı olduğu teknolojiler tercih edildiği için yerini yavaş yavaş OAT ve HOAT bazlı antifrizlere bırakmıştır.
  • OAT (Organic Additive Technology): Organik asit bazlı katkılar kullanır. Korozyona karşı uzun süreli koruma sunar. Mavi-yeşil yerine genelde pembe, turuncu veya kırmızı tonlarda olabilir.
  • HOAT (Hybrid Organic Additive Technology): Hem inorganik hem organik katkıları hibrit olarak barındırır. Özellikle bazı Avrupa menşeli araçlarda popülerdir.

Aracınız için doğru antifriz türünü belirlemek, üreticinin tavsiyelerine bakmayı gerektirir. Bu bilgi çoğunlukla araç kullanım kılavuzunda veya radyatör kapağındaki etiket üzerinde yazar. Ben kendi aracımda üreticinin önerdiği OAT bazlı antifrizi tercih ettim. Çünkü OAT bazlı antifrizlerin metal yüzeylere nüfuz ederek korozyonun önüne geçme kabiliyeti biraz daha gelişmiş gibi duruyor.


Antifriz Kullanım Oranı ve Karışım Oranı

Bir dönemde, antifriz eklerken en iyi karışım oranının ne olduğu konusunda kafam karışmıştı. Bazı kişiler tamamen antifriz koymak gerektiğini söylerken, bazılarıysa sadece su kullanıyordu. Durumu netliğe kavuşturmak adına teknik kaynaklara ve ustalara danıştım. Sonuç olarak, genellikle “%50 antifriz + %50 su” oranının optimum olduğu kabul ediliyor. Bu oran, hem donma noktasını en aşağılara çekiyor hem de kaynama noktasını oldukça yükseltiyor.

Tamamen saf antifriz kullanmak, her ne kadar donma riskini daha da minimize ediyor gibi görünse de pratikte faydadan çok zarar getirebilir. Çünkü saf antifrizin ısı transfer kapasitesi suya göre daha düşüktür. Yani sadece antifrizle doldurulmuş bir sistem, beklenenden daha yüksek sıcaklıkta çalışabilir. Öte yandan, sadece su kullanmak da hem donma riskini artırır hem de korozyon ve kireç oluşumuna davetiye çıkarır. O nedenle, genellikle su/antifriz karışımı yapılır. Ayrıca, kullanılacak suyun “distile su” (distilled water) veya “demineralize su” (deionized water) olması önerilir. Bu şekilde, musluk suyunda bulunabilecek kireç veya mineral maddeleri nedeniyle sistemde oluşabilecek tortular engellenir.

Eğer daha soğuk iklime sahip bir bölgede yaşıyorsanız, karışım oranını %60 antifriz, %40 suya doğru çıkarmak mümkündür. Bu sayede donma noktası daha da düşer. Ancak bölgesel iklim koşulları ve üreticinin tavsiyeleri burada belirleyici olur.


Antifrizin Periyodik Değişimi

Kullanılan antifrizin belli bir kullanım ömrü vardır. Özellikle OAT bazlı antifrizler, daha uzun süreli koruma sağlıyor olsa da ömür boyu kullanıma uygun olduğu anlamına gelmez. Antifrizin içindeki korozyon önleyici katkılar zaman içinde etkinliğini yitirir. Bu da metal yüzeylerde korozyon riskini yükseltir ve sonuç olarak soğutma sisteminde delinme veya tıkanma gibi problemler ortaya çıkabilir.

Ben, kendi deneyimlerimde genellikle iki yılda bir soğutma sistemi bakımını yaptırıyorum. Her bakımda da antifriz oranı ölçülür, eksilme varsa tamamlanır veya gerekirse tamamen değiştirilir. Bazı üreticiler, yeni nesil antifrizlerin 5 yıla kadar dayanıklı olduğunu iddia etse de yine de periyodik kontrol önemli. Sonuçta koşullar her zaman ideal değildir. Şehir içi stop-and-go trafiği, yüksek sıcaklık, radyatör peteklerinin tıkanması gibi faktörler soğutma sıvısının performansını olumsuz etkiler.


Yanlış Antifriz Kullanımının Sonuçları

Daha önce benzer tecrübelere tanık oldum. Bir arkadaşımın aracı, uygun olmayan antifriz kullanımından dolayı ciddi motor hasarı yaşadı. Bu hasarın nedeni, radyatördeki sıvının beklenmedik bir şekilde kaynaması ve sistemi basınç altında bırakmasıydı. Ayrıca, yanlış tip antifriz kullanımı bazen contaların ve hortumların da zarar görmesine yol açabiliyor.

Bir de farklı tip antifrizlerin birbirine karıştırılması mevzusu var. Mesela IAT ve OAT bazlı antifrizleri karıştırırsanız, sıvı içinde çamurumsu tortular oluşabilir. Bu tortular, radyatörü tıkayarak soğutma sisteminin verimini azaltır. Dolayısıyla hangi tip antifriz kullanıldığını bilmek ve gerektiğinde tamamen boşaltıp yıkama (flush) işlemi yaparak yeni antifrize geçmek çok önemli.


Kişisel Anekdot ve Yaşadığım En İyi Fayda

Uzun soluklu bir seyahate çıktığım dönemde, hava sıcaklığı gündüzleri 30 °C’nin üstündeyken gece aniden 10 °C’nin altına düşüyordu. O süre zarfında antifrizli soğutma sıvısının ne kadar gerekli olduğunu bir kez daha deneyimledim. Bu tür sıcaklık dalgalanmaları, motor bloğunda ciddi genleşme farklarına neden olabilir. Benim yaptığım uzun yollarda dahi sıcaklık ibresinin normal aralıkta kalması, antifrizin ısı transferinde ne kadar etkin olduğunu gözler önüne serdi. Bakımlarını aksatmadığım için hiçbir soğutma problemi yaşamadım. Bu durum, antifrizin sadece soğuk kış günlerinde değil, yılın her döneminde ve farklı iklim koşullarında da ne kadar gerekli olduğunu bana hatırlattı.


Dikkat Edilmesi Gereken Noktalar

  1. Üretici Tavsiyeleri: Her aracın üreticisi, motor bloğunda kullanılan malzeme ve tasarım özelliklerine göre belirli bir antifriz tipini ve oranını önerir. Bu, kullanıcı el kitabında (Owner’s Manual) veya radyatör üzerindeki etiketlerde belirtilir.
  2. Karışım Oranı: Genel kabul, %50 su ve %50 antifriz karışımının optimum sonuç verdiği yönündedir, ancak iklim koşullarına göre bu oran ayarlanabilir.
  3. Su Kalitesi: Musluk suyu yerine distile su veya saf su kullanmak, oluşabilecek kireçlenmeyi ve tortuyu minimize eder.
  4. Periyodik Değişim: Antifriz ömrü sınırsız değildir. Korozyon inhibitörlerinin etkinliğini kaybetmesi, soğutma sisteminde ciddi problemlere neden olabilir. Bu yüzden düzenli periyotlarla değişim veya seviye kontrolü yapılmalıdır.
  5. Yanlış Karışım: Farklı tip antifrizleri rastgele karıştırmak, tortu oluşumuna ve sistemin tıkanmasına yol açabilir. Bu nedenle, hangi tipin kullanıldığını bilmek ve gerekiyorsa sistemin yıkanarak yeni antifrize geçişi sağlamak gerekir.
  6. Renk Önemli Ama Yeterli Değil: Antifriz rengi, genellikle kullanılan katkı tipini yansıtır ama tek başına garanti değildir. Üretici bilgisi her zaman daha değerlidir.
  7. Dış Bağlantılar ve Kaynaklar:

Antifriz Seçerken ve Değiştirirken İzlediğim Yol

Kendi aracım için antifriz almadan önce genellikle aracımın kullanım kılavuzuna bakarım. Özellikle tavsiye edilen antifrizin özellikleri (OAT, HOAT ya da IAT gibi) ve mümkünse markası hakkında bilgi edinirim. Market raflarında veya online alışveriş sitelerinde farklı markalar bulunsa da genellikle güvenilir markaları tercih ederim. Bunun nedeni, motor hasarlarının onarım maliyetinin çok daha yüksek olmasıdır.

Antifrizi kendim değiştirdiğim dönemler de oldu. Bu işlemi yaparken, önce radyatörün alt kısmında genellikle plastik bir tıpa olur. Bu tıpayı dikkatli bir şekilde açarak eski sıvının tamamen boşalmasını sağlarım. Ardından, sistemi distile suyla doldurup motoru bir süre çalıştırarak “flush” yaparım. Bu, sistem içinde kalmış olabilecek tortu veya eski antifrizin atılmasına yardımcı olur. Son olarak, radyatörün alt tıpasını tekrar açarak bu suyu da boşaltır ve önerilen oranda su + antifriz karışımını eklerim.

Ardından, motorda hava kabarcığı kalmadığından emin olmak için radyatör kapağının açık olduğu bir pozisyonda motoru çalıştırırım. Devirdaim pompasının sıvıyı tam anlamıyla dolaştırmasını ve termostatın açılmasını beklerim. Radyatör ya da genleşme kabı seviyesini tekrar kontrol eder, eksik varsa tamamlarım. Bu işlem, ustaların elinde daha pratik bir şekilde yapılabilir ama benim gibi teknik detaylara meraklıysanız arada kendi başınıza yapmak da oldukça öğretici olabilir.


Kış Bakımında Antifriz Testi

Kış dönemine girmeden önce yapılacak araç bakımlarının başında, soğutma sıvısının donma noktasının ölçülmesi gelir. Bu ölçüm, genellikle “antifriz ölçer” (antifreeze tester) adı verilen basit bir cihazla yapılır. Aracın radyatör kapağından veya genleşme kabından bir miktar soğutma sıvısı çekilir ve bu cihazın içindeki dereceli ölçeğe bakılır. Örneğin, “-30 °C” gibi bir değer okuyorsanız, bu, soğutma sıvısının -30 °C’ye kadar donmayacağını gösterir.

Eğer bu değer bulunduğunuz bölgedeki kış sıcaklıklarının üstünde kalıyorsa, antifriz oranını artırmanız veya sistemi tamamen boşaltıp yeniden doldurmanız gerekebilir. Aynı zamanda, korozyon önleme kapasitesi de zamanla düşeceği için bu test tek başına yeterli olmayabilir. Periyodik değişim bu yüzden hala önemlidir.


Sıkça Sorulan Sorular

  1. Suyun Donmasını Engellemek İçin Yeterli Miktar Nedir?
    • Genellikle %50-50 oranı önerilir. Bu, -37 °C gibi oldukça düşük sıcaklıklara dayanabilir.
  2. Sadece Yaz Aylarında Antifriz Gerekli Midir?
    • Gerekir. Antifriz suyun kaynama noktasını da yükselttiği için, yaz aylarında motorun aşırı ısınmasını önler.
  3. Farklı Renklerde Antifrizleri Karıştırabilir Miyim?
    • Tavsiye edilmez. Farklı kimyasal katkılar çamurlaşmaya sebep olabilir. En iyi yöntem, uyumlu antifriz kullanmak veya sistemi tamamen boşaltıp yeni tipe geçmektir.
  4. Antifriz Seviyesi Neden Eksilir?
    • Kaçaklardan, buharlaşmadan veya hortum bağlantılarındaki gevşemelerden kaynaklanabilir. Sistemde sızıntı olup olmadığını kontrol etmek gerekir.
  5. Aracımda Hangi Antifrizi Kullanmalıyım?
    • Araç üreticisinin önerdiği tip (IAT, OAT veya HOAT) önemlidir. Bu bilgi kullanım kılavuzunda yazar veya servis tarafından verilir.

Antifrizin Diğer Faydaları

Antifriz Nedir ve Araç İçin Niçin Gerekli?” sorusunu cevaplandırırken antifrizin tek fonksiyonunun soğutma sistemiyle sınırlı olmadığını da unutmamak gerekiyor. Antifriz bazı ticari araçlarda veya iş makinelerinde de çeşitli hidrolik sistemlerde kullanılabiliyor. Örneğin, “ethylene glycol” bazlı sıvılar, su ile temas halinde donma tehlikesi olan hatlarda koruyucu olarak tercih ediliyor.

Ayrıca bazı antifriz formüllerinde pas ve korozyonun yanı sıra köpüklenme engelleyiciler de bulunur. Köpük, soğutma sıvısının pompa içinden sağlıklı bir şekilde dolaşmasını engelleyebilir. Bu nedenle kalitesi kanıtlanmış antifriz markaları, köpüklenmeyi azaltan ve sistemin her noktasına sıvının eşit dağılımını sağlayan katkılar da içerir.


Çevresel Etkiler ve Dikkat Edilmesi Gerekenler

Antifrizin içerisinde bulunan “ethylene glycol” veya “propylene glycol” gibi maddeler, çevre için zararlı olabilir. Özellikle “ethylene glycol” zehirlidir ve canlılar üzerinde olumsuz etkileri olabilir. O nedenle, antifriz değişimi yaparken ortaya çıkan atık sıvıyı kesinlikle doğrudan toprağa veya kanalizasyona dökmemek gerekir. Yetkili atık toplama merkezlerine veya oto servislerine bu atık sıvıyı teslim etmek önemlidir.

Ben bu konuda oldukça hassas davranıyorum. Değiştirdiğim sıvıyı uygun bir kaba koyar, sızdırmayacak şekilde ağzını kapatırım ve bölgemdeki atık kabul tesisine götürürüm. Bu konudaki duyarlılığın artması gerektiğini düşünüyorum. Şehir sularına veya doğaya karışması halinde, canlı yaşamına ciddi zararlar verebilecek bir kimyasaldan bahsediyoruz.


Uzun Dönemli Tasarruf ve Performans

Özellikle yakıt tüketimi ve motor performansı gibi konularda ufak detaylar toplamda büyük etki yaratır. Motorun sağlıklı bir sıcaklık aralığında çalışması, optimal yakıt karışımı ve yanma verimi açısından önemlidir. Aşırı ısınmış ya da düşük sıcaklıkta kalmış bir motor, yakıtı verimli şekilde yakamayabilir. Bu da uzun vadede daha yüksek yakıt tüketimi ve performans kaybı demektir.

Antifrizle düzenli bakımı yapılan bir soğutma sistemi, motorun çalışma sıcaklığını kararlı bir seviyede tutar. Dolayısıyla yakıt enjeksiyon sisteminin, ateşleme sisteminin ve egzoz emisyon kontrol mekanizmalarının da daha verimli çalışmasına olanak tanır. Bunlar, belki de günlük kullanımda göz ardı edilen ama aslında aracın toplam kullanım maliyetini etkileyen faktörlerdir.

Ayrıca, düzenli soğutma sıvısı bakımı, pahalı motor tamiri masraflarından kaçınmanın en iyi yollarından biridir. Motor bloğunda oluşabilecek bir çatlak, contaların yanması veya radyatör patlaması gibi sorunlar genellikle ciddi faturalarla sonuçlanır. Antifriz, tüm bu sorunların önüne geçebilecek küçük ama hayati bir yatırımdır.


Sonuç ve Öneriler

Bu yazıda, kendi deneyimlerimle harmanlayarak “Antifriz Nedir ve Araç İçin Niçin Gerekli?” sorusunu detaylı biçimde ele almaya çalıştım. Kendi adıma konuşmak gerekirse, antifrizin önemini, özellikle kış aylarında yaşadığım donma problemi ve sonrasında edindiğim teknik bilgilerle çok daha iyi anladım. Bir aracın motoru ne kadar güçlü olursa olsun, iç parçaları ne kadar kaliteli üretilmiş olursa olsun, doğru ve kaliteli antifriz kullanımının ihmal edilmemesi gerekir.

Özetle:

  • Antifriz, soğutma sisteminin en kritik bileşenlerinden biridir ve suyun donma noktasını düşürüp kaynama noktasını yükseltir.
  • İçerdiği inhibitörler sayesinde korozyon ve pas oluşumunu azaltarak soğutma sistemi bileşenlerinin ömrünü uzatır.
  • Farklı tipleri (IAT, OAT, HOAT) ve renkleri bulunsa da en doğru seçim, araç üreticisinin önerdiği formülasyona uymaktır.
  • %50 su ve %50 antifriz karışımı, genel olarak optimum koruma sağlar. Kış aylarında donma testini ihmal etmemek önemlidir.
  • Eski veya yanlış tip antifrizleri boşaltıp sistemi temizlemeden yenisiyle karıştırmamak gerekir. Aksi takdirde tortu ve tıkanma sorunları yaşanabilir.
  • Antifriz zehirli olabileceği için çevreye bilinçsizce dökülmesi sakıncalıdır. Atık yönetimi kurallarına uymak gerekir.

Eğer hala “Antifriz Nedir ve Araç İçin Niçin Gerekli?” diye merak ediyorsanız, özetle diyebilirim ki antifriz, motorunuzun sağlığı, performansı ve ömrü için vazgeçilmez bir koruyucudur. Düzenli kontroller ve doğru karışım oranları ile aracınızdan en yüksek verimi alabileceğinizi düşünüyorum. Kendi aracımda yaşadığım olumlu sonuçlar ve soğuk-sıcak hava farklarında sorunsuz çalışması, bana antifrizin ne kadar kritik olduğunu açıkça gösterdi.

Uzun lafın kısası, antifriz kullanımı basit gibi görünse de aslında motorun kalbini koruyan temel unsurlardan biridir. Bu konuda ihmalkarlık yapmamak, aracınızın sağlıklı ve güvenli bir şekilde yol almasını sağlamak adına atabileceğiniz en doğru adımlardan biridir.

(Bu yazıda yer alan bilgiler, T.C. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ve Society of Automotive Engineers tarafından yayınlanan belgeler başta olmak üzere çeşitli kaynaklara ve kişisel deneyimlerime dayanarak derlenmiştir. Üreticinizin teknik talimatlarını ve otomobilinizin kullanım kılavuzunu mutlaka dikkate almanızı öneririm.)